TRAFİK HAFTASI

TRAFİK HAFTASI

TRAFİK HAFTASI (Mayıs ayının ilk Cumartesi gününü izleyen hafta)
Trafik; kara, hava, deniz taşılları ile yayaların kendilerine özgü yollarda gidip gelmesi olayıdır.

Trafik sorunlarını çözümlemek amacıyla birçok Avrupa ülkesi aralarında anlaşarak bir konsey kurdu. Bu konseye Türkiye de üyedir. Merkezi Fransa’nın başkenti Paris’te olan bu konseyin üyeleri, zaman zaman toplanarak trafik sorunlarını görüşürler.

Bu konsey Mayıs ayının ilk cumartesi günü ile başlayan haftayı «Uluslararası Karayolu Güven Haftası» olarak kabul etmiştir.

Ülkemizde de trafik kazalarının önlenmesi yolunda çaba gösteren kuruluşlarca, aynı hafta «Trafik Güvenliği ve Eğitim Haftası» olarak kabul edilmiştir. Bu hafta süresince; yayın organları, radyo, televizyon aracılığı ile trafik kazalarının önlenmesi için halka trafik kuralları anlatılır. Trafik kurallarına uyulması gereği belirtilir. Okullarda öğrencilere trafik bilgileri öğretilir.

Uygarlık tarihinde tekerleğin bulunması önemli bir olaydır. Önceleri yüklerini kendileri taşıyan, hayvanlara taşıtan insanlar tekerleğin bulunması ile taşıt araçları yaptılar. Uzun süren çalışmalar, araştırmalar sonucu buharı bulan, motor gücünden yararlanmayı öğrenen insanlar bu buluşlarını taşıtlara uyguladılar. Önce kara taşıtlarının, sonra deniz ve hava taşıtlarının sayıları çoğaldı, hızları arttı.

Bu taşıt araçlarına sahip olan insanlar kentlerde ve kentler arasında araçlarını kullanmaya başladılar. Yürüyenlerin karşıdan karşıya geçmesi zorlaştı. Taşıt araçları insanlara ve birbirlerine çarparak kazalara neden oldular.

Trafik sorunlarına çözüm getirmek, trafiği düzene koymak için bir takım kurallar belirlendi. Sürücülerin ve yayaların uymaları gereken bu kurallara trafik kuralları denir. Trafik kuralları uzun araştırmalar ve deneyler sonucu ortaya çıkmıştır.

Bizi en çok ilgilendiren, her an karşılaştığımız kara trafiğidir. Deniz ve hava taşıtlarının gidiş gelişlerini düzenleyen deniz ve hava trafiği kuralla­rı da vardır.

Her gün gazetelerde okuduğumuz; radyoda dinlediğimiz, televizyonda izlediğimiz trafik kazaları; dikkatsizlikten, kendine fazla güvenmekten ve trafik kurallarına uymamaktan meydana gelir. İnsan yaşamı bakımından trafik, çağımızın en önemli sorunudur. Büyük kentlerde günün her saatinde taşıtlarla karşılaşırız. Trafik kazalarında yaralanan ve ölenlerin çoğu 5-14 yaş arasındaki çocuklardır.

Bu nedenle Trafik Haftası’nda, özellikle ilkokullarda, öğrencilere trafik kuralları öğretilir. Trafik kazasına uğramamak için hafta boyunca öğrendiklerimizi hiç unutmayalım. Yürürken, karşıdan karşıya geçerken tüm trafik kurallarına uyalım.

YAYALAR İÇİN TRAFİK KURALLARI:

1. Cadde ve sokaklarda her zaman yaya kaldırımında yürümeliyiz. Karşı kaldırıma ancak yaya geçitlerinden geçmeliyiz.
2. Kaldırımdan inerken, karşıdan karşıya geçerken önce sola, sonra sağa yine sola bakıp öyle geçmeliyiz.
3. Yaya kaldırımı olmayan yerlerde yolun solundan yürümeliyiz.
4. Trafik polislerinin işaretlerine uymalıyız.
5. Trafik polisinin olmadığı yerlerde trafik işaretlerine dikkat etmeliyiz.
6. Trafik lambası kırmızı yanarken kesin olarak karşıya geçmemeliyiz.
7. Karşıdan karşıya geçerken zikzaklar çizmemeliyiz.
8. Duran bir taşıtın hemen önünden ve arkasından geçmemeliyiz.
9. Taşıt araçlarından inerken taşıtın tam olarak durmasını beklemeliyiz.
10. Taşıt araçlarına binerken sıramızı beklemeliyiz.
11. Taşıt aracından iner inmez hemen karşıya geçmemeliyiz.
12. Taşıtlara hiçbir nedenle asılmamalıyız.
13. Yolda top oynamamalıyız.
14. Yolda gruplar oluşturup geçişe engel olmamalıyız.

TRAFİK IŞIKLARI

Trafik ışıkları, trafiğin yoğun olduğu kavşaklarda trafik akışını düzenleyen, hayatımızı kolaylaştıran ve zaman kazandıran son derece yararlı bir teknoloji ürünüdür. Işıklar yukarıdan aşağıya doğru sırasıyla kırmızı, sarı ve yeşil renklerdedir. Kırmızı ışık yolun geçişe kapalı olduğunu, kırmızı ışıktan sonraki sarı ışık yolun geçişe açılmak üzere olduğunu, yeşil ışık yolun geçişe açık olduğunu, yeşilden sonraki sarı ışık ise durmaya hazırlık aşamasını (durma çizgisini geçtiyseniz geçin, aksi halde durun) belirtir. Üzerinde oklar bulunan ışıklar, ok yönündeki hattın yeşil ise açık, kırmızı ise kapalı olduğunu belirtir. Yanıp sönen tek kırmızı ışık, kavşağa gelince durularak geçilmesi, yanıp sönen tek sarı ışık ise, kavşağa gelince yavaşlayarak dikkatlice geçilmesi gerektiğini belirtir. Sürücü sadece kendi hattını kontrol eden ışıklara bakmayı alışkanlık haline getirmelidir. Diğer hatlardaki ışıklara bakılması, dikkatin yeterince yoğun olmadığı bir anda hata yaptırabilir, kazalara yol açabilir.
Trafik ışıklarının bazıları, hangi renk ışığın ne kadar yanması gerektiğini düzenleyen bir iç zamanlayıcı ile kontrol edilirken, bazıları da bir sinyalizasyon merkezi tarafından kontrol edilmektedir.
Trafik ışıklarının yanmaması durumundaki kaosu, kaza ve kavgaların çıkmasını önlemek için, şu basit kuralların bilinmesi son derece yararlıdır. Işıkları yanmayan bir kavşağa gelindiğinde, her yönde ‘DUR’ işareti varmış gibi davranılmalıdır. Bu durumda, kavşağa önce giren taşıtın, iki taşıt aynı anda giriyorsa sağdaki taşıtın önceliği olduğu unutulmamalıdır.

ALKOLLÜ ARAÇ KULLANMA
Kaza riskleri nedeniyle trafik polisi için, sürücülerin alkol kontrolünün özel bir önemi vardır. Sürücü, alkolmetre ile yapılan test sonucunda alkollü çıkarsa; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 48/5 maddesi gereğince para cezası ile cezalandırılır, aracı trafikten men edilir ve sürücü belgesi (6) ay süreyle Trafik Polisince geri alınır.

Aynı sürücü aynı suçu işlerse; yine Kanunun ilgili maddesi gereğince para cezası ile cezalandırılır, aracı trafikten men edilir ve sürücü belgesi (2) yıl süreyle Trafik Polisince geri alınır.Aynı sürücü üçüncü kez alkollü olarak araç kullanırken tespit edilirse, kanunun ilgili maddesinde belirtildiği şekilde para cezası ile cezalandırılır, aracı trafikten men edilir ve sürücü belgesi (5) yıl süreyle Trafik Polisince geri alınır. Ayrıca (6) aydan az olmamak üzere hafif hapis cezası uygulanılır. (5) yıl süreyle geri alınan sürücü belgesi sahipleri, 5. yılın sonunda, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri muayenesi sonrasında durumu uygun olanlara belgeleri iade edilir.

Alkollü araç kullanmaktan dolayı sürücü belgeleri geri alınan sürücüler, Sürücü belgesine el koyan Trafik birimine veya en yakın Trafik Denetleme Şube Müdürlüğüne alıkoyma süresinin bitiminde dilekçe ile başvurarak sürücü belgelerini geri alabilirler.
Meydana gelen trafik kazaları incelendiğinde sürücülerin bir anlık dikkatsizlikleri sonucu meydana geldiği görülmektedir. Bu nedenle, alkol almış kişinin de dikkati dağılmaktadır.
Güvenli alkol limiti yoktur en doğrusu, hiç alkol almadan araç kullanmaktır.

ALKOLÜN SÜRÜCÜLÜK BECERİLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Bilimsel araştırmalar alkolün hiç bir seviyesinin sürücülük için güvenli olmadığını göstermektedir. Bütün ülkeler yasal alkol limitini belirlerken konuyu tıbbi, psikolojik ve sosyal yönüyle değerlendirerek bir karara varmakta, belli bir riski kabul ederek bu limitleri belirlemektedirler.

Motorlu araç sayısının artmaya başladığı 1900’lü yılların ilk dönemlerinde, hızla oluşan trafik kurallarının yanı sıra, giderek alkollü sürücülük için de önlem alma ihtiyacı hissedilmiştir. Başlangıçta bu sınırın ne olması gerektiği ve nasıl ölçüleceği konusunda sorunlar yaşanmışsa da dünyada özellikle konuyu inceleyen bilimsel çevrelerin görüşü her zaman kan-alkol sınırının daha da aşağıya çekilmesi yönünde olmuştur. Bir başka deyişle yasal limitin altında olmanın sadece trafik cezasını engellediği, ancak can güvenliğini garantilemediği kabul edilmektedir.

Alkolün etkileri açısından yaş, cinsiyet, sürücülük deneyimi gibi bazı faktörlere bağlı olarak bireyler arasında farklılıklar görülmekteyse de, bunlar güvenli sürücülüğü garantileyecek kadar büyük farklar olmadığı gibi, tartışmalı sonuçlar olarak değerlendirilmektedirler. Bununla birlikte genel olarak araştırmalar 0.2 promil düzeyinden itibaren alkol düzeyi arttıkça sürücülük üzerinde olumsuz etkilerinin de arttığı yönünde birleşmektedir. Bu sınır kimi ülkeler tarafından kabul edilmiş bulunmaktadır.

ÜLKEMİZDE YASAL ALKOL SINIRI

Ülkemizde ticari araç sürücüleri ve kamu hizmetinde çalışan sürücülerin alkollü olarak trafiğe çıkmaları tümüyle yasaklanmış, diğer sürücüler içinse yasal sınır olarak bir litre kanda yarım gram alkole eşit olan, 0.50 Promil belirlenmiştir. Bu halk arasında yanlış bir biçimde “yüzde elli alkollü olmak” diye ifade edilmekte, hatta bunun mümkün olduğu sanılmaktadır. Bu tümüyle yanlış bir bilgidir. Bu yanlışlık genellikle promil değerinin nasıl hesaplandığının iyi bilinmemesinden kaynaklanmaktadır.

Promil hesabında alkolün ağırlığı, kanın ise hacmi dikkate alınarak bir orantı kurulur. Örneğin 0.50 promil 100 mililitre kanda 50 miligram alkol bulunduğunu gösterir ve buradan gidilerek, 50:100=0.50 promil kabul edilir. Ağırlığı hacme oranlamak matematiksel olarak çok mantıklı değilse de, karmaşık ve çok küçük sayılarla uğraşmak zorunda bırakmadığı için tercih edilen bir ifade biçimidir. Eğer hacim oranları dikkate alınacak olursa, 0.50 promilin gerçekte kanda %0.025 oranında alkole eşit olduğu (on binde 2.5 !) görülür. İnsan vücudu yüzde elli alkol oranı bir yana, %0.5 oranında alkole bile (binde 5 ya da bir litre kanda 4 gram alkol bulunması) tolerans göstermekte çok zorlanır, hatta bu düzeydeki kan-alkol oranı pek çok kişide ölüme yol açar.

EMNİYET KEMERİ

Emniyet Kemeri Neden Gereklidir?
Emniyet kemerlerinin yararları, kaza kategorilerinin hepsinde görülmektedir. Fakat ölüm ve ağır yaralanmanın en çok meydana geldiği çarpma/çarpışma kazalarındaki yararları daha dikkat çekicidir.

Çarpma sonucu savrulan bir eşya da olsa insan bedeni de olsa eninde sonunda bir engelle durdurulur. Bir çarpma anında araç saniyenin ilk on salisesinde durmakta ise de eğer emniyet kemeri takılı değilse direksiyon, kontrol paneli ya da ön cam tarafından durdurulana kadar araç içindeki eşyalar ve araçta bulunan kişilerin bedenleri aynı hızdaki hareketlerine devam edeceklerdir.

Oysa doğru takılmış bir emniyet kemeri insan bedenini:
1.
Çarpma etkisiyle vücutta meydana gelen sarsıntının kademe kademe azalmasını sağlayarak,
2. Kaza anında meydana gelen çarpma etkisini vücut yapısındaki en güçlü noktalara yönelterek,
3. Çarpma etkisinin vücutta tek noktada toplanmayıp dağılmasını sağlayarak,
4. Çarpma/çarpışma anında koltuktan fırlamayı engelleyerek,
5. Hassas ve en önemli organların yer aldığı kafa ve omuriliğin herhangi bir yere çarpmasını önleyerek korumaktadır.

 
Emniyet Kemerinin Etkileri Hakkında Bazı Çarpıcı Araştırma Sonuçları:
*  Üç noktalı emniyet kemerleri, otomobilde seyahat edenlerin ağır yaralanma risklerini % 45 kamyonetlerde de % 60 oranında azalmaktadır.
*  Ölümlü kazalarda emniyet kemeri kullananların % 24.8’i hiç zarar görmeden kazayı atlatırken, emniyet kemeri kullanmayanlarda bu oran % 6.3’tür.
*  İleri düzey araştırmalarda arka koltukta emniyet kemeri kullanımının, arka koltukta meydana gelen ölüm ve yaralanmaların 2/3’nün ve ön koltukta ölümlerin ise % 6’sını önlediği saptanmıştır. Bütün ağır yaralanmalarda ise, arka koltuk emniyet kemerleri yaralanmanın şiddetini % 50 oranında azaltmaktadır.
*  TRL (İngiltere Ulaşım Araştırma Laboratuarı) analizleri, ön koltuk yolcularının tamamına yakınının emniyet kemeri takmasına karşılık, daha düşük oranda emniyet kemeri kullanan arka koltuk yolcularının yaralanma riskinin 2 kat, fırlatılma riskinin ise 7 kat daha fazla olduğu ortaya koymuştur. Emniyet kemeri takmamış arka koltuk yolcuları en çok kafa, yüz ve boyun zedelenmelerine maruz kalmaktadır. Arka koltuk yolcularının en büyük yaralanma nedeni fırlatılmadır.
*  Genel bir ifade ile belirtecek olursak emniyet kemeri kullanımının zorunlu olduğu ülkelerdeki ölüm ve yaralanma oranları, kullanımın zorunlu olmadığı ülkelere göre % 40 daha azdır.
* Avustralya’nın bir eyaleti olan Viktorya’da emniyet kemeri kullanımı 1970 yılında zorunlu hale getirilmiştir. Bundan 4 yıl sonra 1974 istatistiklerinde ölümlerde % 37’lik azalma, yaralanmalarda % 41’lik azalma ve omurilik zedelenmelerinde ise % 27’lik azalma meydana gelmiştir.
* 1995’te Amerika’da ise emniyet kemerleri 9.797, hava yastıkları 475, çocuk koruma sistemleri ise 279 kişinin hayatını kurtarmıştır. Kanada’da, 1989’dan bu yana emniyet kemerleri 2.400 kişinin hayatını, 55.000 kişinin yaralanmasını önlemiş, sosyal ve sağlık maliyetlerinde 3 milyon dolar tasarruf sağlamıştır. Yine aynı ülkede ise 1995 yılında ölümlü kazalarda, koruma sistemi kullanmayanların (Emniyet kemeri, araç çocuk koltuğu vs.) % 25’i aracın dışına fırlatılmıştır.

Bu özelliklerine rağmen bir çok kişi emniyet kemerlerini çeşitli nedenlerle kullanmayı gereksiz ya da sakıncalı bulmaktadır. İşte bazı bahaneler ve bazı bilgiler:

* “Kısa yolculuklarda emniyet kemeri hiçbir işe yaramaz…”
Aslında emniyet kemeri kullanmamızı en çok gerektiren bu süre ve bu mesafedir. Çünkü ölümlü trafik kazalarının % 80’i evinize 30-35 km uzaklıkta ve 55-60 km/h hızın altında gerçekleşmektedir. Ayrıca trafik kazası ölümlerinin % 35’i şehir içinde ve büyük olasılıkla günlük güzergahlar üzerinde meydana gelmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Trafik Araştırma Merkezi Müdürlüğü’nce 1999 yılında Ankara’da trafik yoğunluğunun fazla olduğu 27 kavşakta gözlem yoluyla yapılan bir araştırmada, 40.587 özel araç sürücüsünden 8.557’sinin (%21,08) emniyet kemeri kullandığı tespit edilmiştir. Bu çalışmada, arka koltukta oturan hiçbir yolcunun emniyet kemeri kullanmadığı rapor edilmiştir. EGM kaza istatistiklerinde 2001 yılında meydana gelen kazaların %88.79’unun yerleşim alanları içinde meydana geldiği ve yaralanmaların %66.03’ünün, ölümlerin ise %44.31’inin bu kazalar sonucu ortaya çıktığı görülmektedir (Bu verilere Jandarma tarafından denetlenen kırsal alan kaza istatistikleri dahil değildir).

*  “Emniyet kemeri düşük hızla seyir halindeyken pek işe yaramaz…”
Emniyet kemeri kullanmıyorsanız, 30 km/s hızda çarptığınızda bile, ağır yaralanma riski çok fazladır. Emniyet kemeri takmamış yaralıların % 70’i, 50 km/s’dan daha düşük bir hızda yol alırken yaralanmıştır. 50 km/s hızdaki bir çarpma, 4. kattan düşmeyle eşdeğerdir!

*  “Kaza yapmam, ben iyi bir sürücüyüm…”
İyi sürücülüğünüz sizin kaza yapmamanızı sağlayabilir, ama kötü bir sürücünün size çarpmayacağından emin misiniz?

*  “Kazada durumunda çarpma etkisini azaltabilecek güçteyim, direksiyona ya da kapı kollarına tutunurum…”
Bunu yapmak için saniyenin dilimlerini kullanabilseniz dahi, çarpma etkisi kendinizi frenlemek için kullandığınız kol ve bacaklarınızı kırıp, parçalayabilir. Çünkü kol kasları 25 kg’ın üzerindeki bir güce pek dayanamaz. Oysa, bir duvara 50 km/h hızla çarpma esnasında iki tonu geçen bir etki oluşur ki buna engel olmak için 75 kg güç gerekir. Emniyet kemeri 2,5-3 tonluk bir etkiye direnebilecek şekilde tasarlanmıştır. Tutunabileceğiniz yerler bunlar için tasarlanmamıştır. Kemerin bağlanmaması durumunda, vücut ya ön cama ya da araç içinde bir yere fırlar. Ve bu durumda, tutunmak veya bir çocuğu kollarından tutarak korumak imkansızdır.

* “Aracımdan dışarı fırlamayı tercih ederim…”
İstatistiksel olarak, kaza anında en iyi yerin aracınızın içi olduğu ispatlanmıştır. Aracın dışına fırlatılma durumunda, ölüm riskiniz 25 kat daha fazladır. Araçtan fırladığınızda yumuşak ve yeşil çimlerin üzerine mi düşeceğinizi sanıyorsunuz? Bir trafik kazasında araçtan hiçbir engele çarpmadan fırlamak neredeyse imkansızdır. Fırlama ile aracınızın ön camına, kaldırıma, kendi aracınıza veya başka bir araca çarpabilirsiniz. Emniyet kemeri araçta kalmanızı sağlayan ve sizi hayata bağlayan tek bağdır.

*  “Emniyet kemerinin kaza anında beni araç içerisinde kilitlemesinden korkuyorum…”
Kazaların çok az (% 0.5) bir kısmını oluşturan yanma ve suya dalma durumlarında panik içinde dışarı çıkmanız gerektiğinde dahi emniyet kemerinin fonksiyonu büyüktür. Çünkü aracın içinde sağa sola fırlatılıp bilincinizi kaybetmeyeceğiniz için dışarı çıkmak çok daha kolay ve çabuk olacaktır. Emniyet kemeri takanların, yangın durumunda yaşama şansı 5 kat, suya batma durumlarında ise 3 kat daha fazladır. Ayrıca kemerin sıkışma durumu çok ender bir durumdur. Bu güne kadar bilimsel incelemelerde ve kaza soruşturmalarının hiç birinde ortaya çıkmamıştır.

*  “Emniyet kemeri rahatsız ediyor…”
Aslında modern emniyet kemerleri oldukça rahattır. Bir çoğu da istediğiniz gibi hareket etmenize izin vermekte ve kaza anında otomatik olarak kilitlenmektedir. Bazılarının ise omuz yönünden gelen kayışını istediğimiz ölçüde gevşetebilirsiniz. Diğerlerinde de sizi fazla sıkmayacak derecede gevşetme payları bırakılmıştır. Emniyet kemeri bedeninize uymuyorsa, aracınıza daha genişini monte ettirebilir veya araç alırken böyle bir tercihte bulunabilirsiniz. Emniyet kemerlerinin rahatsız edici bulunmasının diğer bir sebebi ise onları kullanmaya alışmamış olmamızdır. Emniyet kemeri kullanımı bir tutum haline geldikten sonra insanlar emniyet kemerini rahatsız edici bulmamaktadır. Emniyet kemeri rahatsız edici olsa bile bu durum trafik kazası sonucu sakatlanan bir kişinin durumuyla asla kıyaslanamaz.

*  “Emniyet kemerine gerek yok, hava yastığım var…”
Hava yastığı yalnızca önden şiddetli çarpmalara karşı ek bir koruyucudur. Sürücü için hava yastıkları, kemerlerle sabitlenmiş olan vücudun, baş ile direksiyon arasındaki temasını engelleyen bir tamamlayıcısıdır. Hava yastığı emniyet kemerinin etkinliğini % 40 oranında artırmaktadır ve emniyet kemerine yardımcı olmak için araca yerleştirilmiştir. Hava yastıkları yandan çarpma ve savrulmayı önlemede hiçbir zaman emniyet kemerinin yerini tutamaz.

*  “Benim böyle bir şeyle karşılaşma ihtimalim oldukça düşük, bunlar diğer insanların başına gelir.”
Bu bizim hayata bakış açımızdır. Kazaların sadece diğer insanların başına geldiğini düşünmek bizi rahatlatır. Ancak gözardı edilmemesi gereken gerçekler de vardır. Örneğin; her üç insandan biri hayatlarının herhangi bir zamanında meydana gelen bir araç çarpışması kazasında yaralanmaktadır. Bunun ne zaman başımıza geleceğini tahmin edemeyiz.

* “Hamileler için emniyet kemeri sakıncalı olabilir…”
Motorlu araç kazalarında ceninin ölümü annenin de ölümüne yol açabilir. Doğmamış çocuğunuza sağlayacağınız en güzel koruma üç noktalı emniyet kemerini kullanmanızdır. Bel hizasındaki şerit çıkıntı oluşturan hamile karnının alt kısmından, karına baskı yapmayacak şekilde geçmelidir. Omuzdan gelen şerit ise normal kullanımdaki gibi göğüs kafesi üzerinden çapraz ve normale göre daha gevşek şekilde geçmelidir. Emniyet kemerinin her iki şeridi de doğru kullanılıyorsa, cenin için hiçbir risk oluşturmaz ve hem annenin hemde bebeğin güvenliği sağlanmış olur.

*  “Emniyet kemeri benim problemim, başkalarını ilgilendirmez…”
Trafik kazalarının topluma trilyonlarca lira maliyeti vardır. İlkyardım, hastanede tedavi, yeniden eğitim vs, giderlerin tamamına yakını topluma yüklenmektedir. Kaza geçirenlerden emniyet kemeri kullanmayanların tedavileri, kemer kullananlara göre yaklaşık iki kat daha uzun süre ve maliyeti de beraberinde getirmektedir. Kişisel olarak aldatıcı bir özgürlük duygusu için hayatın ziyan edilmesi ya da kaybedilmesi nasıl kabul edilebilir? Aylarca hastanede yatmak veya ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkûm olmak bu basit özgürlük duygusuyla karşılaştırılabilir mi?
Dünyada ve Ülkemizde Emniyet Kemerinin Tarihçesi
Bir emniyet kemerinin temel işlevi çarpma anında oluşabilecek etkileri vücudun daha güçlü bölgelerine yönlendirerek ölüm ve yaralanma riskini azaltmaktır. Bu açıdan emniyet kemerleri kaza önleyici değil, başta kafa ve göğüs yaralanmaları olmak üzere olası bazı yaralanma türlerine karşı geliştirilmiş koruyucu düzeneklerdir.

Emniyet kemerine bir güvenlik unsuru olarak gerek duyulmasının, keşfedilmesinin ve tüm araçlarda temel bir güvenlik donanımı olarak kabul görmesinin kendine özgü bir tarihçesi vardır. Bu sürecin incelenmesi dünyada giderek gelişen “trafik güvenliği” anlayışının geçirdiği evrelerin anlaşılmasına da ışık tutabilir. Trafik güvenliğinin önemini daha erken dönemlerde kavrayan ve bu anlayış doğrultusunda düzenlemeler yaparak uygulayan ülkelerin bu alandaki kazanımları tartışma götürmez bir biçimde ortadadır.

Dünyadaki bu gelişim sürecine, ilgili yasaların yürürlüğe konduğu dönemleri belirterek ülkemizi de dahil ettiğimizde kronolojik açıdan hangi noktada bulunduğumuzu değerlendirmek biraz daha kolaylaşmaktadır. Ancak hiç kuşku yok ki gerçek kazanımlarımız emniyet kemeri ve diğer güvenlik donanımlarının kullanımının yaygınlaşması sayesinde gerçekleşecektir.

*TRAFİK HAFTASI KONUŞMA METNİ*


SEVGİLİ ARKADAŞLAR!
Trafik denilince aklımıza taşıtlar gelir. Oysa trafik sadece taşıtlardan ibaret değildir. İnsanlar ve hayvanlar da trafiği oluşturan olgular içindedir. Taşıtların, insanların ve hayvanların yollar üzerindeki her türlü hareketlerine trafik diyoruz.

Hızla artan taşıt sayısıyla birlikte trafik sorunu da artmıştır. Ülkemizde her yıl binlerce insan trafik kazaları yüzünden hayatını kaybetmekte, binlercesi de sakat kalmaktadır. Trafik canavarıyla mücadele etmenin tek yolu trafik kurallarına uymaktır. Bilgisiz ve cahil insanlar, trafik kurallarına uymayarak ölen insan sayısının artmasına sebep olmaktadır.

Trafik Haftası, trafik kurallarının anlatılmasında önemli bir zaman dilimidir. Trafik kurallarını öğrenerek ve çevremizdeki insanlara öğreterek bu haftanın amacına ulaşmasına yardımcı olabiliriz.

İsterseniz uymamız gereken trafik kurallarından bazılarını hatırlayalım;

* Cadde ve sokaklarda yaya kaldırımında yürümeli.

* Karşı kaldırıma yaya geçitlerinden geçmeliyiz.

* Karşıdan karşıya geçerken önce sola, sonra sağa ve tekrar sola bakarak eğer bir taşıt yoksa geçmeliyiz.

* Trafik polisinin olmadığı yerlerde trafik ışık ve işaretlerine dikkat etmeliyiz.

* Üst geçit olan yerlerde mutlaka üst geçitleri kullanmalıyız.

* Taşıtlara asılmamalı, taşıtlar durmadan inip binmemeliyiz.

* Taşıtların sağından inip binmeliyiz.

* Taşıtların pencerelerinden kollarımızı ve başımızı dışarı çıkartmamalıyız.

* Duran bir taşıtın hemen önünden ve arkasından geçmemeliyiz.

Hepinize kazasız güzel günler dilerim.

*TRAFİK HAFTASI OKUMA PARÇASI*

KAZAYA UĞRAYAN KIZ
Polianna, (Polyanna) herkesin sevgisini kazanan bir kızdır. Bu sevimli çocuk, bir gün kazaya uğradı.

Kaza, ekim ayının son günü oldu. Polianna okuldan acele acele eve dönerken karşıdan gelen bir otomobilin önünden karşı kaldırıma geçmek istemişti.

İşte bundan sonra olanları hiç kimse öğrenemedi. Kazanın nasıl olduğunu kimse bilmiyordu. Suçlu da meydanda yoktu. Yalnız Polianna o çok sevdiği odaya, o gün saat beşte, baygın, ayakları tutmaz bir halde, kucakta getirilmişti.
Ertesi gün de, daha ertesi gün de Polianna okula gidemedi. Zaman zaman aklı başına gelirse birkaç soru soruyordu ama daha bir şeyin farkında değildi. Sorularına verilen karşılıklardan da bir şey anlamıyordu.

Böylece tam bir hafta çevresinde olup bitenlerden habersiz, yatağında kıpırdamadan yattı. İlk haftanın sonunda ateşi düştü, vücudundaki ağrılar azaldı, aklı da başına geldi. İşte o zaman Polianna’ya olup bitenleri ta başın­dan başlayıp anlatmak gerekti.

Polianna hikâyeyi dinledikten sonra derin bir soluk aldı.

— Demek ki sadece yaralanmışım, dedi. Öyleyse hasta sayılmam. Buna çok sevindim.

Teyzesi küçük kızın yatağının kenarında oturuyordu.

— Sevindin mi? diye sordu.

— Evet, yaşadığım sürece yatağından çıkamayan bir hasta olmaktan­sa, bacağımın kırılmasına seviniyorum. Biliyor musunuz, bacak kırıkları insanı ömrü boyunca yatakta zorlayan hastalıklara benzemiyor. Kırık bacak­lar iyileşiyor.

Polianna gözlerini tavana dikmiş, durmadan konuşuyordu.

— Çiçek hastalığına yakalanmadığıma da seviniyorum. Çiçek bozuğu çilden de kötüdür, iyi ki boğmaca da olmamışım. Bir kere olmuştum, biliyo­rum. Çok kötü hastalıktır. Hele kızıl, kızamık olmadığıma da daha çok sevi­niyorum. Çünkü bu hastalıklar başkalarına da geçer. Öyle olsaydı yanımda oturmanıza izin vermezlerdi.

Teyzesi:

— Seni sevindirecek ne kadar da çok şey varmış, dedi. Polianna tatlı tatlı güldü.

— Evet seviniyorum ya dedi. Daha size açıklamadığım pek çok şey beni sevindiriyor.

E. PORTER
Çeviren : Azize BERGİN (Polyanna)

*TRAFİK HAFTASI GÜZEL SÖZLER*
* Acele giden ecele gider.
* Hastanelerin de mağazalar gibi vitrinleri olsaydı, kazalar bu denli çok olmazdı.
* Kazaları otolar değil, şoförler yapar.
* Bir anlık dikkatsizlik ömür boyu pişmanlık getirir.
* Kuraldışı sollama, aşırı hız, yolunuzu değil, ömrünüzü kısaltır.
* Kaza en pahalı cezadır.
* Hastanelerin de mağazalar gibi vitrinleri olsaydı, kazalar bu kadar çok olmazdı.
* Aşırı hız yapma, insan katili olma.

*TRAFİK HAFTASI ŞİİRLERİ*

TRAFİK

Taşıta sağdan binelim
Ancak durunca inelim.
Bugün konumuz trafik
Kuralını öğrenelim.

Sağdan yürü kaldırımda
Dikkatli ol her adımda.
Eğer kurala uyarsan
Tehlike yok hayatında.

Sen tedbirsiz bir şoförsen
İçkili taşıt sürersen
Kaza yakın demektir
Bir de uykulu gidersen.

Öğüt benden, tutmak senden
Bir ders çıkar sözlerimden.
Polislere yardımcı ol
Alıkoyma görevinden.

İbrahim ŞÎMŞEK

TRAFİK

Yollarda insanlar,
Her çeşit taşıtlar,
Gider gelir
Buna trafik denir.
Daima yürürüm
Yolun sağından,
Karşıya geçerken bakarım
Önce sola,
Sonra sağa,
Tekrar sola,
Yol ortasına varınca
Bir daha sağa.
Kırmızı yanınca
Dururum,
Yeşilde geçerim,
Sarı uyarma.
Yol üstünde değil
Bahçelerde oynarım.

Mustafa KAYNAR

TRAFİK IŞIKLARI

Yeşil ışık yanar yanmaz,
Trafiğe yol açılır.
Araçların homurtusu,
Etrafa saçılır.

Biraz sonra sarı ışık
Güzelce yanmaya başlar.
Bunu gören şoför kardeş,
Fren yapıp çok yavaşlar.

Derken hemen arkasından,
Kırmızı ışık savrulur.
Bu ışığı gören herkes,
Adım atmaz, hemen durur.

Tüm trafik kuralları,
Hepimizce bilinmeli.
Kurallara uyularak
Tehlikeler önlenmeli.

Hasan ŞEŞEN

TEMİZLİK, TRAFİK

Caddelerle, sokaklar,
Nerde düzgün temizdir.
Orası vatanımız,
Orası ülkemizdir.

Bir kent pisse, çamursa,
Utanırım ben bundan.
Pırıl pırıl yollarla
Her bucağa, her yere,
Övünerek bakmalı…
Bir düzenli trafik
Görülmeli her yerde.
Şehir dışı hafiflik,
Olmalıdır şehirde…

Bozuk, düzensiz yollar
Bir yurdun yüz karası.
Ne turist huzur duyar,
Ne yürür arabası…

İ.Hakkı Talas

TRAFİK

Yolda dikkatli gider
Trafiğe uyarım
Şaşırdığım yerlerde
Polise yol sorarım
Kalabalık yollarda
Gidiş geliş zor olur
İşaretleri gören
Yolunu çabuk bulur
Kavşaklarda polisler
Durmadan düdük çalar
Renkli renkli lambalar
Geç diye ışık yakar
Geçmeden karşı yana
Bakarım sağa sola
Münasip zamanında
Geçerim kaldırıma

Mehmet Gülseren

TRAFİK HAFTASI
Yerde, gökte, denizde
Taşıtlar yolcu taşır;
İnsan onlara biner,
Sılasına ulaşır.

Trafik taşıtların,
Yollardaki durumu;
Trafik memurları
Düzenliyor bunu.

Yolculuk sırasında
Bazen kaza da olur;
Kimi ölür, kimi de
Yaralanır, kurtulur.

Kurallara uymakla
Önlenir bu kazalar;
Çok dikkatli olmalı
Sürücüler, yayalar.

Trafiğin yasası,
Kuralları bellidir;
Onları iyi bilmek
Ve yapmak gerekir.

Trafik haftasına
İlgililer katılır,
Yasalar ve kurallar
İyice anlatılır.

TRAFİK

Taşıta sağdan binelim
Ancak durunca inelim.
Bugün konumuz trafik
Kuralını öğrenelim.

Sağdan yürü kaldırımda
Dikkatli ol her adımda.
Eğer kurala uyarsan
Tehlike yok hayatında.

Sen tedbirsiz bir şoförsen
İçkili taşıt sürersen
Kaza yakın demektir
Bir de uykulu gidersen.

Öğüt benden, tutmak senden
Bir ders çıkar sözlerimden.
Polislere yardımcı ol
Alıkoyma görevinden.

İbrahim ŞİMŞEK

TRAFİK HAFTASI SKEÇ

Sürücü 1: Tren gelir, hoş gelir ley ley leylimley…
Sürücü 2: Alo, bu akşam maç izlemeye gidelim mi?
Vatandaş: Aman Allah’ım kaza olmuş. Hemen 112 yi arayayım (alo acele Fatih İlköğretim okulunun önünde kaza olmuş doktor gelsin. 155 ide arayayım (Alo acele Fatih İlköğretim okulunda trafik kazası oldu polisler gelmeli hemen)
Doktor: Hemen sedye getirin yaralılar uzansın. (Cankurtaran ve vatandaş getirecek)
Hemşire: Buyrun doktor bey acil durum malzemeleri. (Hastalar ah diyerek acılarını belirtecek)
Doktor: (Kısa bir muayeneden sonra) Önemli bir şeyleri yok geçmiş olsun.
Cankurtaran: Öyleyse biz sedyeleri de alıp gidebiliriz(Vatandaşla beraber sedyeleri içeri alırlar)
Doktor: Evet. Haydi, hemşire hanım bizde gidelim Polis beyde işini rahatça yapsın.
Hemşire: Peki doktor bey. (yaralılara dönerek geçmiş olsun diyecek ve gidecekler)
Trafik polisi: Evet beyler, ruhsat.
Sürücü 1: Şey. Iııııııı. Malesef yok.
Sürücü 2: Iııııııı. Benimde yok.
Trafik polisi: Peki hala ehliyet vardır herhalde.
Sürücü 1: Şey. Iııııııı. Malesef yok.
Sürücü 2: Iııııııı. Benimde yok.
Trafik polisi: Oooo. Bak sen hem sorumsuzca kaza yap hem ehliyette ruhsatta olmasın. Anlaşıldı bu olayı mahkeme çözecek bekleyin hâkime derdinizi anlatırsınız. (Polis içeri girer ve hâkimle iki yardımcısı bir sırayla beraber dışarı çıkar)
Hâkim: Evet. Mahkeme başlasın. Siz sürücüler sorumsuzca davranıp trafik kurallarına uymamakla ve halkın can güvenliğini tehlikeye düşürmekle suçlanıyorsunuz.
Sürücü 1: Kim hâkim bey? Biz mi? Hepsi iftira yok böyle bir şey. (gülümseyerek söyler)
Sürücü 2: Evet. Hâkim bey. Arkadaş doğru söylüyor. Yok böyle bir şey. Hatta biz kaza bile yapmadık sayılır.
Hâkim: Yalan söylüyorsunuz. Polisler kamerayla olan biten her şeyi çekmiş. (sinirli bir şekilde)
Sürücü 1: Şey hâkim bey ben çok üzgün ve pişmanım.
Sürücü 2: Evet hâkim bey bende çok üzgünüm.
Hâkim: Yoooo. Yok, öyle hem yalan söylemek, hem kuralara uymamak, gereken ceza neyse alacaksınız.(sürücüler başlarını öne doğru eğerler)
Hâkim: Yanındakilere danıştıktan sonra) Evet. Karar verildi. Sizi trafik kurallarına uyarak

insanların hayatını gereksiz ve sorumsuz bir şekilde tehlikeye atmak suçundan 1 yıl, yalan söylemek suçundan da bir yıl olmak üzere toplam iki yıl hapse mahkûm ediyorum. Gardiyanlar hemen gelip suçluları hapse götürün belki akılları orada başlarına gelir.
Gardiyan 1: Geldim hâkim bey.
Gardiyan 2: Haydi suçlular yürüyün bakalım.

Suçlular(sürücüler) en son geri dönüp el ele tutuştuktan sonra ‘Trafik kurallarına uymamak ya ölüm ya da hapisle sonuçlanır’ derler.

SKEÇ – ( TRAFİK CANAVARİ )

TRAFİK CANAVARI

Kişiler:
Sunucu
Ekrem Kulaksızoğlu
Feridun Yanıkyüz
Hidayet Dörtparmak
Üzeyir Sarıkaş

Dekor: Arka planda trafik işaret levhaları. Sahne ortasında beş koltuk, üç sehpa vs.
(Perde açıldığında; sunucu ortada olmak üzere tüm kişiler oturmaktadırlar, Kişiler mesleklerine uygun giyinmişlerdir.}

SUNUCU – İyi akşamlar, sevgili seyirciler… Ülkemiz ne yazık ki, trafik kazalarında dünyada liste başı… Trafik canavarı, nam-ı diğer trafik Azraili günde ortalama 10–15, yılda 7-8 bin kişinin canını almakta… Ayrıca bu ejderha, arkasında binlerce sakat gözü yaşlı, bağrı yanık, öksüz ve milyarlarca maddi zarar bırakmaktadır… Bu trafik canavarına artık kırmızı ışık yakmalıyız… Bu trafik canavarını kıtır kıtır kesmeliyiz… Suçlu kim? Bu yaranın ilacı ne? Bu trajediyi kimler sahneliyor? Yanlış nerede? Bu canavar suyu nereden içiyor? İşte bu sorulara cevap bulabilmek amacıyla bir tartışma programı hazırladık… Konuklarımızla burada bu sorunu enine boyuna tartışacağız… Bu program sayesinde bir trafik kazasını bile önlesek kendimizi mutlu sayacağız… Evet, şimdi sayın tartışmacıları tanıtayım sizlere: Şehirlerarası otobüs sürücüsü Sayın Ekrem Kulaksızoğlu… Trafik görevlisi Sayın Feridun Yanıkyüz… Minibüs sürücüsü Sayın Hidayet Dörtparmak… Yaya Sayın Üzeyir Sarıkaş… Evet, sayın tartışmacılar, açık sözlü olalım, acımasızca eleştirelim birbirimizi… Kibar olmanın sırası değil. Kimse kimsenin gözünün yaşına bakmasın. Unutmayın herkes mensup olduğu kesim adına konuşacak…
DöRTPARMAK- Sayın Sunucu, şimdi ben traktör, bisiklet, tren, gemi, uçak sürücüleri adına da mı konuşacağım?
SARIKAŞ – Tabii… Onlar da sizin meslekten… Hatta at sürücüleri adına da konuşacaksınız.
DöRTPARMAK – Yok eşek! Eşek sürücüleri adına da mı konuşacağım yani?
SUNUCU – Evet, Sayın Dörtparmak, tüm sürücüler dedik ya! Hatta el arabası sürenler adına da konuşacaksınız.
DöRTPARMAK-Yok deve!
SUNUCU – Deve sürücüleri adına da konuşacaksınız.
YANIKYÜZ – Sayın Sunucu, siz kendinizi tanıtmayı unuttunuz…
SUNUCU – Unutmadım efendim, gerek görmedim. Beni tanımayan var mı?
KULAKSIZOĞLU – Var. Kusura bakmayın, ben sizin adınızı bilmiyorum.
SUNUCU – Nasıl otur? Siz televizyon izlemez misiniz?
KULAKSIZOĞLU – Haayır. Ben gece gündüz yollardayım. Yemek molalarında bazen izliyorum. Ama sizi hiç görmedim.
YANIKYÜZ – Ooo, çok uzattınız ama! Sayın Sunucu, yemin mi ettiniz adınızı söylememeye? Söyleyin gitsin efendim.
SUNUCU – Bu bir gurur meselesi, nasıl tanımazlar beni?
KULAKSIZOĞLU-Tanımıyorum efendim, zorla mı?
DöRTPARMAK – Trafik tıkandı… Sayın Kulaksızoğlu, Sayın Sunucu’nun adı Tacettin, soyadı da Dişiaçık… Şimdi rahat ettin mi?
KULAKSIZOĞLU – Dişiaçık mı? Ne ilginç bir soyadı…
SUNUCU – Beğenemediniz mi? Sizin soyadınız mı iyi. Kulaksızoğlu… Babanızın mı, dedenizin mi kulağı yoktu?
KULAKSIZOĞLU – Dedemin yokmuş, ne olacak?
DöRTPARMAK- Beyler, sakin olun. Trafik kazalarını tartışırken, elinizden bir kaza çıkmasın… Ona bakarsanız, hepimizin soyadları cins… Yok Dörtparmak, yok Yanıkyüz, yok Sarıkaş…
YANIKYÜZ – Laubalilik istemem! Dedem bu soyadını nerden almış biliyor musunuz?
SARIKAŞ – Biliyorum, nüfus memurluğundan…
YANIKYÜZ – Rahmetli çok yiğitmiş! Kavgadan hiç çekinmezmiş. Kalleşlik İştef Uyurken arkadaşı yüzüne kızgın demir basmış. Adı yanık yüze çıkmış… Tabii o arkadaşının suyunu ısıtmış rahmetli!
SARIKAŞ – Hamamcı mıymış dedeniz?
YANIKYÜZ – Laubalilik istemem! Yeilovv kaş.
SARIKAŞ – Ne demek istedi şimdi bu?
SUNUCU – ingilizce yeilovv sarı demek, Sayın Sarıkaş.
SARIKAŞ – İngilizce yüz ne demek?
SUNUCU – Bilmiyorum, daha oraya gelmedik.
DöRTPARMAK – Sayın Sunucu, siz bu tartışmayı yönetmekle görevlisiniz. Niye gereksiz tartışmaları önlemiyorsunuz?
SUNUCU – Sayın Dörtparmak, siz hiç zorunlu olarak şerit değiştirdiniz mi? Ben de zorunlu olarak girdim bu tartışmaya.
YANIKYÜZ – Sayın Dörtparmak şerit değiştiremez, basarım cezayı! Daktilo şeridi mi değiştiriyor öyle?
DöRTPARMAK – Biz sürücüleri siz sinir yapıyorsunuz. Biz sinir olunca da kaza oluyor.
YANIKYÜZ – Sinirli insanlar sürücü olmamalı!
SUNUCU – Nihayet tartışma başladı…
YANIKYÜZ – Trafik kazalarının çoğu sürücü hatasından kaynaklanıyor.
KULAKSIZOĞLU – Bu sözleriniz gerçeği yansıtmıyor, Sayın Yanıkyüz.
YANIKYÜZ – Bana yalancı mı diyorsunuz yani?
SUNUCU – Bu kadar da kibar olmayın demedik beyler. Sayın Yanıkyüz, trafik kazalarının tek suçlusu sürücüler değil.
SARIKAŞ – Yüzde doksan onlar suçludur!
DöRTPARMAK – Sizin matematiğiniz de zayıf, sayın yellovv, pardon Sarıkaş.
SARIKAŞ – Ben yüzde hesaplarını yüzde yüz bilirim!
KULAKSIZOĞLU – Kazaların asıl nedeni siz yayalarsınız. Sayın Sunucu, Sayın Sarıkaş yolcular adına da tartışacak mı?
SUNUCU – Evet. Tüm yayalar, tüm yolcular, yani sürücü ve trafik görevlilerinin dışında kalan tüm İnsanlar adına tartışacak. Yani… Bu kadar.
SARIKAŞ – Balıkçı kayıklarını… Ben ne diyecektim? Neyse ben kazazedelerin adına da tartışacağım.
DöRTPARMAK – Benim için fark etmez, ister kazazedeler adına, isterse ilçezedeler adına tartışın.
SARIKAŞ – Sayın Sunucu, müdahale etmeyecek misiniz? Bakın alaylı konuşuyor!
SUNUCU – Becerebiliyorsanız siz de konuşun. Gerçekleri su yüzüne çıkarın da, nasıl çıkarırsanız çıkarın.
SARIKAŞ – Gerçek, zeytinyağı gibi suyun üstünde… Trafik kazalarının nedeni sürücülerdir. Her minibüse
binişimde, her önüme minibüs çıkışında yüreğim ağzıma geliyor…
DöRTPARMAK – Madem öyle, çiğneyin yüreğinizi tekrar yutun. Biz Azrail mi olduk ki, o kadar korkuyorsunuz?
YANIKYÜZ – Siz sürücüler Azrail’in mesai arkadaşısınız.
SUNUCU – Sayın tartışmacılar, birbirinizi kuru kuruya suçlamayın. Suçlamalarınıza kanıtlar gösterin, Sayın Yanıkyüz, neye dayanarak sürücüleri Azrail’e benzetiyorsunuz?
YANIKYÜZ – Neye olacak, can almalarına dayanarak söylüyorum.
DöRTPARMAK – Biz can almıyoruz, can kurtarıyoruz. Cankurtaran sürücüleri her gün can kurtarıyorlar;
İşte haber?
SARIKAŞ – Ne yani sürücülerin hiç mi hatası yoktur?
DöRTPARMAK – (Makamla) “Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni.” Asıl suçlu siz yayalarsınız. Daha yürümesini bilmiyorsunuz. Caddede Leyla gibi yürüyorsunuz.
YANIKYÜZ – Tabii sizler de Mecnun gibi sürüyorsunuz arabayı Leyla’nın üstüne…
DöRTPARMAK – övünmek gibi olmasın, bizler Mecnun gibi de severiz.
SARIKAŞ-Sevsinler! :
YANIKYÜZ – Siz sürücüler içmeyi de seversiniz. Alkol sizi çarpar, siz de arabayı…
KULAKSIZOĞLU – Çarpıtıyorsunuz Sayın Yanıkyüz. Bazı arkadaşlarımız bazen İki tek atıyor diye, hepimizi alkolik sayamazsınız. Yayalar ve siz içmiyor musunuz sanki? Yayalar içiyor, zilzurna olup, lodosa yakalanmış sandal gibi ışık, levha dinlemeden caddede sallanıyorlar. Trafik de altüst oluyor. Hem kendi canlarını, hem de sürücülerin başlarını yakıyorlar. Sayın Yanıkyüz, yayalara neden alkol muayenesi yapmıyorsunuz?
YANIKYÜZ – Hangi birine yapalım? Hem yayaların alkol almaları, trafik açısından o kadar tehlike arz etmiyor.
DöRTPARMAK – Şarz mı ediyor yani?
SUNUCU – Sayın sürücüler, ama sizler can taşıyorsunuz…
DöRTPARMAK – Patlıcan taşıyan kamyon sürücüsü arkadaşlarımız da var…
SUNUCU – Yok mu dedik yani?
DöRTPARMAK – Bir damla neye yarar? Basın sayın ağzı pardon Dişiaçık, biz sürücüler de alkol alıyoruz, ama ne zaman? Akşam evde, düğünlerde, eğlencelerde…
YANIKYÜZ – Siz onu benim külahıma anlatın.
DöRTPARMAK – Hani külahınız yanınızda yok?
YANIKYÜZ – Şimdi sizinle külahları değişeceğiz. Sizi nazik olmaya davet ediyorum.
DöRTPARMAK – Düğüne davet edecek değilsiniz ya!
‘134’
YANIKYÜZ – Siz sürücülerin bir hatanız da böyle çok, dik ve argo konuşmalarınızdır.
DöRTPARMAK – Kargo kullanan bir arkadaş var, o çok argo konuşur. Bu işin raconu bu.
SARIKAŞ – Sizin minibüsleriniz de meyhane gibi… Teybi sonuna kadar açıyorsunuz. Kendinizi müziğe kaptırınca da kuralları çiğniyorsunuz.
DöRTPARMAK – Biz kural değil, sakız çiğneriz… Ne yani siz müzik dinlemiyor musunuz?
SARIKAŞ – Ben müzik dinlerim. Öyle arabesk dinlemem.
DöRTPARMAK- Kenarbesk mi dinlersiniz?
KULAKSIZOĞLU – Bizler yolcuları mutlu edebilmek için müzik çalıyoruz. Ayrıca müzik sürücüyü rahatlatır. Müzik kazalara yol açmaz, kazalara yol kapatır.
YANIKYÜZ – Siz otobüs sürücüleri, müziği kendi ruhunuz İçin değil, bayan yolcuların ruhlarını etkilemek için çalıyorsunuz. Şarkıcı “yallah şoför” dedikçe, siz de aynadan bayanları dikizliyorsunuz. Oysa gözlerinizin önünüzde oln^şı, gerekiyor. Havanız o biçim! Apoletli gömlek, Mercedes markalı kravat, düşük kemer pantolon, ikide bir yağlanıp taranan saçlar, gözlük, ağızda Marlboro sigarası… Habire hava basıyorsunuz.
KULAKSIZOĞLU – Hava basmazsak araba arıza yapar… Bayanlar konusunda da günahımızı alıyorsunuz. Onlar bizim kardeşlerimizdir. Biz onlara yan gözle bakmayız.
YANIKYÜZ – Bu sözlere benim karnım tok…
KULAKSIZOĞLU – Buraya gelmeden önce bu sözleri mi yediniz?
YANIKYÜZ – Laubalilik istemem!
SARIKAŞ – Niye kabul etmiyorsunuz, trafik anarşisini yaratan siz sürücülersiniz.
DöRTPARMAK – Siz neden trafik canavarının pençeleri olduğunu kabul etmiyorsunuz? Hiçbir trafik kuralını bilmiyorsunuz. Ansızın önümüze çıkıyorsunuz. Bizleri yanıltan hep sizlersiniz. Aslında sizlere de yaya ehliyeti vermeleri gerekir. Yürümesini bilmeyene ehliyet verilmemeli.
YANIKYÜZ – Ne yazık ki, bu konuda size hak vermek zorundayım Sayın Dörtparmak. Maalesef yayalar da çok ihlal ediyorlar trafik kurallarını. Ehliyeti olmayan yaya trafiğe çıkmamalı.
SARIKAŞ – Ehliyeti olmayan işe gidemeyecek mi yani?
YANIKYÜZ – İşine gelirse!.. Ne kırmızı, ne cadde, ne yaya geçidi, ne levha, ne polis, ne korna, ne durak dinliyorsunuz! Dağda yürür gibi şehir içinde yürüyorsunuz.
DöRTPARMAK- (Alkışlar.) Yaşşa, bravo, Sayın Yanıkyüz!
YANIKYÜZ – Gösteri istemez!.. Nedir siz yayalardan çektiğimiz? Yaya geçidi varken, akrobat olup demir parmaklıklardan atlıyorsunuz! Maradona topa nasıl çalım yapıyorsa, siz de arabalara öyle çalım yapıyorsunuz!
KULAKSIZOĞLU – Ağzınıza sağlık, Sayın Yanıkyüz!
YANIKYÜZ-Yağ istemez!
SARIKAŞ – Ya siz, ya siz!.. Ağzınızda düdük, belinizde tabanca… Kendinizi kovboy sanıyorsunuz. Biniyorsunuz bedava arabaya, bol bol geziyorsunuz… Çıkıyorsunuz sürücü avına. Zevk İçin durduruyorsunuz arabaları, basıyorsunuz cezayı!
DöRTPARMAK – (Alkışlar.) Yaşşa, bravo, Sayın Sarıkaş!
SARIKAŞ – Eğer siz trafik görevlileri görevinizi iyi yapsanız kazalar bu kadar çok olmaz!
YANIKYÜZ – Size kırmızı ışık yakıyorum, durun!
SARIKAŞ – Sizler de sürücülerin yarısı kadar suçlusunuz!
DöRTPARMAK- Hayır, siz yayaların yarısı kadar…
SARIKAŞ – Bu trafik canavarının başı siz sürücülersiniz,
YANIKYÜZ – Çok doğru. Ayaklan da siz yayalarsınız.
SARIKAŞ – Gövdesi de siz görevlilersiniz.
SUNUCU – Evet, tartışma bir sonuca ulaştı demektir. Ortada bir canavar var. Bu canavarı sürücüler, yayalar ve görevliler oluşturuyor.
KULAKSIZOĞLU -Ya hava koşulları

buy kamagra 100mg

, ya hayvanlar, ya yolların durumu, ya araçlar, ya elde olmayan nedenler?
SUNUCU – Onlar da canavarın kuyruğu, boynu, midesi falan oluyor.
YANIKYÜZ – Bizler bu canavarın bir parçası değil, düşmanıyız!
KULAKSIZOĞLU – Suçlu siz trafik görevlileri ve yayalardır!
SARIKAŞ – Suçlu siz sürücüler ve görevlilerdir! YANIKYÜZ – Suçlu sürücüler ve yayalardır! DöRTPARMAK – Suçlu sizlersiniz! (Yanıkyüz’ün yakasından tutar.)
SARfKAŞ – Suçlu sizlersiniz! (Kulaksızoğlu’nun yakasına yapışır.)
YANIKYÜZ – Suçlu sizlersiniz! (Dörtparmak’ın yakasına yapışır.)
KULAKSIZOĞLU – Suçlu sizlersiniz! (Sankaş’ın yakasına yapışır.)
SUNUCU – (Düdük çalar.) Durun beyler, durun! Bu canavar neyle besleniyor, onu hiç düşündünüz mü? Bu canavar eğitimsizlikle besleniyor. El ele verip eğitimsizliği ortadan kaldırırsak, bu canavar da acından ölür! Sayın seyirciler, sizleri de bu canavarı öldürmeye çağırıyorum. Bizlere katlandığınız için teşekkürler. Kazasız belasız günler, hoşça kalın.

(Perde iner.)

Şerafettin KARADAĞ

Mustafa Uyar administrator

www.reformturk.com, www.esarpyapma.com

You must be logged in to post a comment